Yokoluşların Evreni
Yokoluşların Evreni Yokoluşların evreninde yaşarız, bu dünyaya bir mucize olarak gözlerimizi açtığımız andan itibaren değil, bedenimizi kendimize ait hissettiğimiz o büyülü andan beri. Kendimizi ne olduğunu çoğu zaman isimlendirmekte tereddüt ettiğimiz o “Ben” e yasladığımızdan beri. Bazen vicdan deriz, bazen öteki yanım; yok bu ben değilim diye ifade etmekte beis görmeyiz kimi zaman, şeytan yanım demeyi bile göze alırız ara ara. Hangi kelimelerle ifade edersek edelim duygularımızı yasladığımız o “Ben” ile yaptığımız yolculuktur esas olan. Şehirleri, ülkeleri değiştirsekte, saatleri ve zamanı tüketsekte, başka başka iklimlere aksak ta bizi terk etmeyen gizemli varlık O dur. Zihnimiz bize oyun oynar bazen, girdaplar sarar etrafımızı ve türbülansa kapılmaktan kendimizi alamayız. Zaman anlamsızlaşır, mekanlar muğlaklaşır. Nefesimizin kesildiğini hissederiz, haykırırız kimse bizi duymadan.. Zaman ve mekan algımız kaybolur.. Ve sonra. Girdap kesilir, türbülans biter, sonrası derin bir boşlu...